En son haberleri Telegram kanalımızda takip edin

Dr. Mahmood Ul Hassan Han: "Pakistan hiçbir durumda egemenliğinden taviz vermeyecek"
"Hindistan Hava Kuvvetleri ve Silahlı Kuvvetleri, Keşmir'deki "Kontrol Hattı"ndan Pakistan'ın uluslararası sınırlarını ihlal ederek "Sindoor Operasyonu"nu başlattı. Hindistan, Çarşamba günü erken saatlerde Pakistan'a füze saldırıları düzenledi ve bu saldırılar camileri, dini yerleri ve sivil merkezleri hedef aldı; masum halkı, çocukları ve kadınları öldürerek bir kez daha insanlığa karşı devlet terörizmine başvurdu. Bu, RSS (Rashtriya Swayamsevak Sangh- aşırı faşizan örgüt ) ve BJP'nin (Hindistan Halk Partisi) 21. yüzyılın en büyük terörizm, ayrımcılık ve soykırım destekçilerinin gerçek yüzünü göstermektedir. Bu aşırı nefret saçan ideolojiler ve söylemler, bölge için büyük tehdit ve istikrarsızlık kaynağı haline gelmiş olup, artık uluslararası toplum karşısında Hindistan'ın savaş çığırtkanlığını dizginleme sorumluluğunu ortaya çıkarmış durumda."
Bu sözleri Oxu.Az'a Hindistan'ın Pakistan'a saldırılarını yorumlayan İslamabad Güney Asya ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi İcra Kurulu Başkanı, Pakistan-Çin Bilgi Koridoru STK Başkanı, Azerbaycan ve BDT, Çin ve BRICS ülkeleri konusunda uzman Dr. Mahmood Ul Hassan Han söyledi. Han Hindistan'ın uluslararası hukuku hiçe saydığını belirtti:
"Pakistan buna karşı ağır topçu atışları ve füzelerle karşılık verdi, aralarında üç Rafale savaş uçağının da bulunduğu 5 Hindistan savaş uçağı düşürüldü. Karşı taraf, bu saldırının Nisan ayında Keşmir'in Pahalgam bölgesinde gerçekleşen ve çoğunluğu Hindistan vatandaşı olan yirmi altı sivilin ölümüyle sonuçlanan terör saldırısına yanıt olduğunu iddia etmektedir. Ancak bu iddianın temeli yok. Çünkü Hindistan'ın elinde hiçbir somut kanıt yoktur ve Pakistan'a yönelik bu suçlama, savaş kışkırtıcılığına dayalı kötü niyetli bir planı yansıtmaktadır.
Son çatışmalarda Hindistan'ın hava üstünlüğü yerle bir edildi. Pakistan Hava Kuvvetleri üstünlüğünü, çeşitli uzmanlık alanlarını, eşsiz hava yeteneklerini ve savaş hazırlığını taktik ve stratejik yönlerden açık bir şekilde ortaya koydu."
Hindistan'ın sivil yerleşim yerlerine ve halkımıza yönelik hukuk tanımaz saldırganlığı, Birleşmiş Milletler Şartı'nın 151. maddesinin açık şekilde ihlalidir ve Pakistan ile Hindistan arasındaki gerilimi daha da tırmandırmaktadır. Hindistan'ın Jhelum Barajı'na yönelik saldırı girişimi ciddi bir devlet terörizmi eylemi olup, Pakistan'ın su kaynaklarına yönelik tehditleri büyük ölçüde artırmış durumda."
Uzman, nükleer silahların kullanılması olasılığının göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguladı:
"Hindistan'ın sağduyudan mahrum siyasetçileri ve askeri yönetimi, bölgesel barış ve istikrarı bozmaktadır. Hindistan, Pakistan'ı tam kapsamlı bir savaşa ve nükleer seçeneğin kullanımına doğru itmektedir. Pakistan'ın bazı şehirlerine yönelik bildirilen İHA ve füze saldırıları, Pakistan Silahlı Kuvvetlerini ve halkı öfkelendirdi. Her kendine saygı duyan ve halkını koruyan devlet gibi, Pakistan da gerekeni yapmakta.
2016 ve 2019'daki önceki askeri krizlerin aksine, bu kez daha büyük bir tırmanış riskinin güçlü bir olasılık olduğu görülmektedir. Yine belirtmek isterim ki, Hindistan ve Pakistan'ın nükleer silaha sahip ülkeler olması nedeniyle küçümsenmemesi gereken ciddi bir durumdur. Hindistan'ın askeri maceracılığı, Pakistan'ı çıkarlarını korumak adına tüm önlemleri almaya zorlamıştır. Pakistan'ın savaşı başlatmadığı ve ilk saldırıyı gerçekleştirmediği açıkça ortadadır. Pakistan Silahlı Kuvvetleri, karşı saldırılarında hiçbir sivil veya dini hedefi seçmedi, böylece insanlığa ve halka olan saygısını, dinler arası uyum ve hoşgörüye olan inancını açıkça gösterdi."
Siyaset bilimci, Azerbaycan, Türkiye ve Çin'in Pakistan'la dayanışma içerisinde olmasının çok özel anlam taşıdığını dedi:
Azerbaycan, Türkiye ve Çin'in Pakistan'la büyük bir dayanışma göstermesi ve Hindistan'ın açık saldırganlığını güçlü şekilde kınaması tarihi öneme sahip bir gelişme. Zor dönemden geçiyoruz. Azerbaycan'daki ve Türkiye'deki kardeşlerimizin gözünün, kulağının Pakistan'da olduğunu biliyoruz. İkinci Karabağ Savaşı'nda Azerbaycan'da olduğu gibi, bu gün de biz tarih kitaplarına düşecek bu siyasi, manevi destekten, dayanışmadan güç alıyoruz. Devletimiz BAE ve Suudi Arabistan gibi devletlerle devamlı iletişim halinde ve BM düzeyinde aktif diplomasi yürütmekte."
Mahmood Ul Hassan Han, Pakistan'ın asla kendi toprak bütünlüğünden ve egemenliğinden vazgeçmeyeceyini, Hindistan'a saldırganlığı devam ettiği sürece gereken cevabın verileceğini vurguladı:
"Başbakan Şahbaz Şerif son yaptığı konuşmada devletimizin gücünü, kararlığını ortaya koydu ve Hindistan'a gereken mesaj verildi. Pakistan savaş yanlısı değil ve verilen cevabın misilleme şeklinde olması bunun kanıtı. Ama halkımız, devletimiz ve Ordumuz Hindistan'ın saldırganlığının devam etmesi durumunda en keskin cevap adımını atmaktan çekinmeyecek. Pakistan kendi egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını bütün gücü ile savunacak.
Dünyanın Çin, ABD, Rusya ve diğer büyük ülkelerinin, aynı zamanda BM'nin yaklaşan savaşı engellemek için çok geç olmadan Hindistan'a baskı yapması gerektiği kanaatindeyim."
Söhrab İsmayıl