Deri yaşlanması ile ilgili şok edici GERÇEK

Deride görünen yaşa bağlı değişikliklerin yüzde 90'ı doğal yaşlanmadan değil, ultraviyole ışınların yıkıcı etkisinden kaynaklanıyor.

Oxu.Az'ın haberine göre, Rusyalı kozmetolog Yelizaveta Şuhman İzvestiya'ya verdiği röportajda konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.

Onun sözlerine göre, 40-50 yaşından sonra meydana gelen doğal yaşlanmadan farklı olarak, foto-yaşlanma belirtileri artık 30 yaşındaki insanlarda, özellikle de güneş banyolarını sık sık kullanan kişilerde gözlemlenebilir.

Kozmetolog, foto-yaşlanmanın karmaşık bir biyolojik süreç olduğunu belirtti. Bu süreçte ultraviyole ışınlar DNA hücrelerine geri dönüşü olmayan zarar veriyor, kolajen lifleri ve elastini yok ediyor, deriyi esneklikten ve tazelikten mahrum ediyor.

Şuhman, "Foto-yaşlanmanın mekanizması iyi incelendi: A tipi (UVA) ultraviyole ışınlar derinin derin katmanlarına nüfuz ederek serbest radikallerin oluşmasına neden olur. Bu agresif moleküller oksidatif stresin zincirleme reaksiyonunu başlatır, hücre zarlarını ve önemli proteinleri zedeler" diye belirtti.

Uzmanın sözlerine göre, foto-yaşlanma vaktinden önce oluşan kırışıklar, hiperpigmentasyon, "örümcek damarlar" (genişlemiş kapillerlerin görünmesi) ve belirgin yüz konturunun kaybolmasıyla kendini gösterir. Bu değişiklikler öncelikle açıkta kalan bölgelerde - yüz, boyun, dekolte bölgesi ve ellerde göze çarpar. Kıyafetle örtülü deri ise daha uzun süre genç kalır.

İlginç bir gerçek şu ki, koyu tenli insanlarda doğal filtre olan melanin daha yüksek olduğundan, zararlı ışınların yüzde 50'sini bloke eder ve deri daha yavaş yaşlanır. Bununla birlikte, hiçbir deri tipi foto-yaşlanmadan tamamen korunmuş değildir.

Etkili koruma için kapsamlı bir yaklaşım önemlidir:

- SPF 30+ içerikli güneşten koruyucu kremleri bulutlu havalarda bile günlük kullanmak,
- antioksidanlardan (C ve E vitaminleri, resveratrol) faydalanmak,
- profesyonel kozmetik prosedürler.

"Modern güneşten koruyucu ürünlerde iki tür filtre bulunur: fiziksel (mineral - çinko oksit veya titanyum dioksit bazlı) deride yansıtıcı bir bariyer oluşturur, kimyasal filtreler (avobenzon, oktokralen) ise ultraviyole ışınını emerek onu tehlikesiz ısıya dönüştürür